Çanakkale Barosu’ndan İnsan Hakları Günü açıklaması

10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Komisyon Başkanı Av. Ahmet Mandacı tarafından okunan açıklamada Çanakkale özeli ve ülke genelindeki insan hakları ihlallerine dikkat çekildi.

406

Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla Baro’da bir basın açıklaması yaptı.

Baro idari binada yapılan açıklamaya Çanakkale Barosu Yönetim Kurulu ile Komisyon üyeleri katıldı.

Komisyon Başkanı Av. Ahmet Mandacı tarafından okunan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“İnsan hakları, tüm insanların sadece insan olmakla sahip olduğu temel hak ve özgürlükler olup; ırk, ulus, etnik köken, dış görünüş, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklardır.

Günümüzde demokrasinin gelişmesine paralel olarak çeşitlilik arz eden dinamik bir yapıya sahiptir. İnsan hakları, bireyi ön plana alarak hem dikey etki bağlamında devletin olası ihlallerine karşı, hem de yatay etkinin sonucu olarak diğer bireylere karşı kişinin hakkını koruma gayesi içerisindedir.

18. yüzyıldan itibaren yoğunlaşan insan hakları hareketi, 20. yüzyılda insanlık tarihi açısından büyük yıkımlara yol açan iki büyük dünya savaşına engel olamamıştır. Başta Avrupa olmak üzere Dünya genelinde oluşan trajedi, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi noktasında etkin normatif ve kurumsal yapıların gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu çerçevede 25 Nisan 1945'te temel amacı uluslararası barış ve güvenliği korumak, barışa yönelik tehditleri önlemek ve insan haklarını korumak ve geliştirmek olan Birleşmiş Milletler teşkilatı kurulmuştur.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 tarihinde, insanlık ailesinin her bir ferdinin insan onurunun korunmasının, eşitliğin ve temel hak ve hürriyetlerin tesisinin dünyadaki özgürlüğün, adaletin ve barışın esas güvencesini teşkil etmesinden hareketle, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etmiştir. Beyanname’nin temel misyonu “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.” ifadesiyle 1. maddede düzenlenmiştir.

Bu kapsamda, insan hakları hareketlerinin temel belgesi niteliğini haiz Beyanname’nin kabul ediliş tarihi olan 10 Aralık günü her yıl “İnsan Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır. Çanakkale Barosu İnsan Hakları Komisyonu olarak her bireyin insan hakları gününü kutluyoruz.

Tüm vatandaşlarımızın insan hakları gününü kutlasak da ülkemiz açısından kutlanamayacak veriler elde edildiği açıktır. Tartışmasız bir şekilde Türkiye’nin insan hakları karnesi zayıflarla doludur.

Bazı uluslararası insan hakları kuruluşlarına göre ülkemiz “ özgür olmayan ülkeler “ kategorisine dahi düşmüştür. İnsan Hakları İzleme Örgütüne göre de yürütme tarafından yargıya müdahale edilmesinin yerleşik bir sorun haline geldiği belirtilmiştir. The World Justice Project tarafından hazırlanan hukukun üstünlüğü endeksi raporuna göre de Türkiye 140 ülke arasından 116. Sırada bulunmaktadır. Rekor kırdığımız bir başlık var ki bu hususu üzülerek belirtmek zorundayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dava başvurularında ülkemiz ilk sıradadır. Özellikle Adil yargılanma hakkı, ifade hürriyeti, kamu görevlilerini ve kolluğun etkin bir şekilde soruşturulması, özgürlük ve güvenlik hakkı, düşünce özgürlüğü, kanunsuz ceza olmaz prensibi, toplantı ve gösteri hakkı ve ayrımcılık yasağı başlıklarında her geçen gün sayısı binlerle ifade edilen hak ihlallerine tanık oluyoruz. Mevzuatımızda tüm bu başlıklar ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir ancak adeta bir misafir yemek takımı gibi vitrinde durmaktadır. Avrupa’dan veya dünyanın çeşitli ülkelerinden “kuvvetli “ misafirler geldiğinde vitrinden masaya inmektedir.

Ülkemizde çözülemeyen kronik hukuki sorunlar bulunmaktadır. Oysa çözüm basittir; evrensel hukuk kuralları düzleminde insan haklarını ihlal etmeden yasaları uygulamaktır. Üzülerek belirtiyoruz ki hala ülkemizde Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin kararlarını uygulamayan, görmezden gelen yargıçlar ve kamu görevlileri mevcuttur. Bahsedilen kararlar herhangi bir kişinin veya kurumun “hoşuna gidip gitmediğine “ bakılmaksızın uygulanmalıdır.

Çanakkale özeline gelecek olursak, ilimiz sınırları içerisinde baromuza ve meslektaşlarımıza ulaşan en önemli hak ihlalleri şunlardır;

1- Çanakkale E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kapasitesinin çok üzerinde tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Sayıları sürekli değişse de güncel olarak ortalama 1600 kişi kapalı cezaevindedir. Yaklaşık 500 tutuklu ve hükümlü yerde yatmaktadır. Personel yeterli gelmemekte ve çok yoğun çalışmaktadır. Avukat görüş kabinleri yetersiz olup avukatlar ve tutuklu, hükümlüler saatlerce beklemektedir. Koğuşlara verilen sıcak su yetersizdir. Sayısı artan koğuşlarda bir mahkûm haftada sadece 3-4 dakika sıcak suya ulaşabilmektedir.

2- İlimiz Ayvacık İlçesinde bulunan Geri Gönderme Merkezinin geçici olarak kapalı olması sebebiyle şu aşamada Göçmen Ön Kabul ve Sevk Merkezi (GÖKSEM) hizmet vermektedir. Göksem’in bina ve teknik anlamda birçok eksiği olduğu açıktır. Yeterli personel yoktur. Avukat görüşlerinde sorunlar yaşanmakta hatta bazen hiç görüş yapılamamaktadır. Düzensiz göçmenler ve kurum personeli hijyen koşullarının yetersiz olduğu bir ortamda kalmaktadır.

3- İlimiz genelinde görev yapan kolluğun bir kısım soruşturma dosyalarında CMK hükümlerine aykırı hareket ettiği görülmektedir. (Sayılacak ihlaller genel nitelikte olmayıp kurumuza veya meslektaşlarımıza ulaşan bilgiler ışığında yeterli bilgi alınarak paylaşılmaktadır ancak iddiadan ibaret olup doğruluğu yargı kararıyla ispatlanmamıştır) Ev, işyeri ve araç aramalarının usule göre yapılmadığı, savcılık makamına geç bilgi verildiği hatta bazı soruşturma dosyalarında hukuki yetersizlikten kaynaklı yanlış bilgi verildiği, KADES uygulamasından çağrılan kolluğun olay yerine geç intikal ettiği, mülakat adı altında usule aykırı ifade işleminin yapıldığı, tanıkların yönlendirilerek şüpheliler aleyhine ifade alınmaya çalışıldığı, gözaltına alma esnasında darp edilen bazı şüpheliler olduğu gibi hususlarda gözlenen bazı hak ihlalleri yaşanmaktadır. Çözüm önerisi olarak baromuzca veya komisyonumuzca kolluğa gerekli hukuki eğitimin verilebileceğini bildiririz.

4- İlimiz geneli yapılan bir kısım soruşturma ve yargılama esnasında; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ilke edindiği bazı karinelerin ve içtihatların dikkate alınmadığı, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu hak ihlali kararlarımın yargıç ve savcılarca takip edilmediği, dikkate alınmadığı, gerekçeli kararların geç yazıldığı ve anlaşılabilir bir gerekçenin yazılamadığı, matbu gerekçelerle tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlar verildiği, Yargıtay içtihatlarının özgürlükçü değil güvenlikçi bir anlayışla yorumlandığı, yargıla hedef süreye uyulmadığı gibi hususlarda baromuza ve komisyonumuza ulaşan hak ihlalleri olduğunu bildiririz. ( Bahsedilen hususlar tüm soruşturma veya yargılamaları kapsamamakta, tarafımıza ulaşan iddialar arasında yeterli incelemelerden geçen iddiaları içermektedir )

5- İlimiz genelinde Baromuza veya komisyonumuza 2024 yılında ulaşan, yaşam hakkı ve işkence yasağı başlıklarında ihlal olarak nitelendirilebilecek herhangi bir olay bulunmamaktadır. (Kötü muamele yasağı konusu saklıdır)

Yukarıda anılan başlıklar kurumumuzca tespit edilen başlıklardır. Hak ihlallerinin tespit edilebilmesi ve komisyonumuzun müdahil olabilmesi adına baromuza bilgi verilmesi hususunda tüm meslektaşlarımıza ve vatandaşlarımıza çağrıda bulunuyoruz.

2024 yılında İnsan Hakları gününü kutlarken Filistin’de, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesinde ve Suriye’deki yaşam hakkı ve işkence yasağı ihlallerinin bir an önce son bulmasını diliyoruz. Ülkemizde de seçme ve seçilme hakkını ihlal eden Belediyelere kayyım atama usulünün hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığını, KHK’lar sebebiyle halen mağdur olan vatandaşlarımızın bulunduğunu, çevre hakkı kapsamında Kazdağlarına zarar verildiğini, kuyu tipi olarak anılan cezaevlerinin tecriti derinleştirdiğini, siyasetin hukuka müdahalesinin had safhada olduğu yönündeki tespitlerimizi kamuoyu ile paylaşırız.

Hak ihlallerinin olmadığı, evrensel hukuk prensiplerinin üstün olduğu ve insan haklarına dayanan anayasalarının yapılması dileklerimizi paylaşıyoruz.”

(HABER MERKEZİ)
Paylaş