Diyabet hastaları için Uzman Diş Hekimi ve Ağız Diş Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, kritik uyarılarda bulundu. Diyabetli hastaların diş problemlerinin normal bireylere göre 3 kay daha fazla olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özkan, sağlıklı beslenmeye dikkat çekti. Ayrıca diyabet hastalarının diş kaybetme riskinin de yüksek olduğunu dile getiren Özkan, tedavi yöntemlerini hakkında açıklamalarda bulundu.
“Diyabetli bireylerde periodontal hastalık riski 2 ila 3 kat daha fazla”
Diyabetli bireylerin periodontal hastalık riskinin 3 kat daha fazla olduğunu belirten Prof. Dr. Birkan Özkan, “Diyabetin, periodontal hastalıkların hem şiddetini hem de ilerleyişini artırdığı artık bilimsel bir gerçek. Diyabetli bireylerde bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak, Periodontitis daha da hızlı ilerliyor. Diyabetli bireylerde periodontal hastalık riski 2 ila 3 kat daha fazla. Ayrıca periodontal enfeksiyonlar sistemik rahatsızlığı tetikleyerek insülin direncini artırıyor ve glisemik kontrolü zorlaştırıyor. Son yıllarda yapılan güncel bilimsel araştırmalar, periodontal tedavi sonrası diyabetli bireylerde HbA1c seviyelerinin 3-4 ay içinde anlamlı derecede düştüğünü gösteriyor. Bu düşüş, sadece ağız sağlığını değil, aynı zamanda hastanın genel sağlık durumunu da olumlu etkiliyor. Kandaki HbA1c Seviyesindeki yüzde 1'lik bir azalma, diyabete bağlı ölüm riskini yüzde 21 oranında azaltıyor. Bu, sadece bir diş eti tedavisiyle bile ne kadar büyük bir fark meydana getirebileceğimizi gösteriyor” dedi.
“En önemli komplikasyonlardan biri diş kaybıdır”
Diyabetin yol açtığı en önemli durumlardan birinin de diş kaybı olduğunu belirten Prof. Dr. Birkan Özkan, “Diyabetin yol açtığı en önemli komplikasyonlardan biri diş kaybıdır. Diyabetli bireylerde diş kaybı riski, hem doğrudan iltihabi süreçlerle hem de ağız hijyenine bağlı problemlerin artışıyla katlanarak büyür. Bu durum, çene kemiğinin erimesine ve çiğneme işlevinin kaybına yol açar. Çene kemiği erimesi sadece diş kaybına değil, yüz estetiğinde de bozulmalara neden olabiliyor. Diyabeti kontrol altına almak istiyorsak önce ağız sağlığını da bütüncül bir yaklaşımla ele almalıyız. Diş taşı ve plak varlığında, Diş taşı oluşumuna sebebin kaynağı bulunup tedavi edilmesi ve ardından diş taşı temizliği tedavileri (periodontal tedavi), diş eti sağlığını iyileştirirken, aynı zamanda glisemik kontrolü de iyileştirir. Periodontal tedavi seçeneklerinin 5 farklı tedavi seçenekleri içerdiği, gerekirse antibiyotik desteği de alınabilmesiyle diyabetli bireylerde olumlu sonuçlar doğuruyor. Bu tedavilerin profesyonel bir şekilde planlanması ve kişiye özel teşhis ve tedavilerinin yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Ağız sağlığı, sadece dişlerinizi değil, genel sağlığınızı da etkiler”
Son olarak hastalık hakkında bilgi veren Prof Dr. Birkan Özkan, “Periodontal hastalık, çok yönlü ele alınması gerekmekle birlikte risk artıran faktörlerin iyi belirlenmesi gerekir. Periodontitis; sıklıkla kalıtımsal bir rahatsızlık olmasının yanı sıra, yaş artışı, kötü ağız bakımı, sigara içilmesi, obezite, sosyoekonomik durum, kronik sistemik rahatsızlıklar (Kalp damar hastalıkları, osteopöroz, diyabet) ile direk ilişkilidir. Sigara alışkanlığının da periodontal dişeti hastalığının ciddiyet seviyesivi artırmaktadır. Sigara içen diyabetik hastalarda periodontal hastalıklar, içmeyenelere göre daha ciddidir. Ayrıca hem aktif hem pasif sigara içiciler kalp damar hastalıklarında artmış bir risk durumuna sahiptir. Akdeniz diyeti ve DASH diyeti gibi sağlıklı beslenme modelleri, hem diyabet yönetiminde hem de ağız sağlığının korunmasında önemli rol oynuyor. Ağız sağlığı, sadece dişlerinizi değil, genel sağlığınızı da etkiler. Diyabette glisemik seviye standardize edilirken Periodontal sağlık için de tavsiye edilen tedavilerin yapılması hem genel sağlık hem de ağız sağlığı açısından oldukça önem taşır. Bu yüzden, düzenli ve detaylı diş hekimi muayenesi ile erken tanı, kişiye özel tedavi planlaması yapılması ve ardından periodontitis tedavi seçenek sıralama ve aşamalarının muntazam belirlenmesi ile diyabetin getirdiği komplikasyonları en aza indirgeyebilirsiniz. Bu sayede bireyin yaşam kalitesini artırmakla birlikte hayat kurtarma potansiyeli de artar” şeklinde konuştu.
(İHA)