“Ilgardere RES’in kapasite artışı projesi’ni istemiyoruz!”

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği; faaliyete geçerse, Ayvacık’ın 3 köyünün etkileneceğini ifade ettikleri RES projesinin kapasite artışına verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına iptal davası açtı. Bugün iptal davasının duruşmasına katılım sağlayan davacılar, enerji şirketlerinin yenilenebilir enerji projelerinde kamu yararından çok karlılıklarını öncelediğini ifade ederek, köylüye zarar verildiğini söyledi. Davacılar, “ÇED süreci devam eden 3. faz projeyi de yaptırmamak için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz.” dedi.

882

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği; faaliyete geçerse, Ayvacık ilçesinin Cemaller, Keçikayası, Söğütlü köylerinin etkileneceğini ifade ettikleri ve OR Enerji A.Ş. tarafından yapılmak istenen Ilgardere Rüzgar Enerji Santrali’nin (RES) 2. Etap kapasite artışı projesi için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptal davasına katılım sağladı.

Çanakkale 2. İdare Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmaya katılım sağlayan dernekten yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Cemaller köyü Muhtarlığı tüzel kişiliği, Söğütlü köyü Muhtarlığı tüzel kişiliği ve 11 köylü olmak üzere 14 davacı ile açtığımız davanın duruşmasında, davacılar olarak projeye ilişkin itirazlarımızı dile getirerek, ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptalini talep ettik.”

"Köylüye zarar veriliyor"

Davacılar olarak verdikleri beyandan bahseden dernek, “Enerji şirketlerinin projeleri bölerek, parçalı ÇED süreci yürüttüklerini, böylelikle projeleri halktan kaçırdıklarını, enerji şirketlerinin RES, JES, GES gibi yenilenebilir enerji projelerinde kamu yararından çok rantı ve karlılıklarını esas alarak, bu alanda da yağma politikasını sürdürdüklerini RES’ler her ne kadar yenilenebilir enerji kaynağı olsa da masum olmadığını, ‘Rüzgâr türbini sendromu’ ile uyku bozukluğu, uyku yoksunluğu, baş ağrısı, baş dönmesi, kalp çarpıntısına yol açtığını, son yıllarda birçok ülkede yürürlüğe giren bazı yasa ve yönetmelikler ile rüzgâr türbinleri ve yerleşim yerleri arasına tampon bölgeler oluşturulduğunu ve artık RES’lerin yerleşim yerlerinden uzakta yapıldığını, oysa Ilgardere RES projesinin ilk bölümünün köylülerin yaşam alanlarının yakınına ve hayvanların otlaklarına yapılarak köylüye zarar verildiğini, yeni türbinlerin yapılması durumunda bu zararın daha da artacağını, köylülerin köylerini terk etmek zorunda kalacağını ve yoksullaşacağını anlattık. Şirket temsilcisi ve davalı idare avukatı ise beyanlarımıza itiraz ederek, davanın reddini talep etti. Hakimler, sorumuz üzerine kararın bir-bir buçuk ay içinde açıklanacağı belirtti.” şeklinde bilgi paylaşımında bulundu.

Durulmanın ardından basın açıklaması yapıldı

Duruşma sonrasında, tüm davacıların Adliyenin önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdiği ifade edildi. Açıklamayı ise; Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği yönetim kurulu üyesi Seyhan Yüksek ve Cemaller köyünden Gizem Kocaoğlu seslendirdi.

"İptal edilmesini umuyor ve bekliyoruz"

Adliye önünde yapılan basın açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “Söz konusu dava kapsamında gerçekleştirilen bilirkişi incelemesi ve keşfi sonrasında, bilirkişi heyeti, Proje tanıtım dosyasının eksik, hatalı ve yetersiz olduğunu, söz konusu dosyanın bu hali ile projenin çevre üzerinde yol açacağı etkiler ve bunun önlenmesi konusunda bir fikir edinilemeyeceğini ve projenin kamu yararı konusunda da bir karar verilemeyeceğini belirterek mahkemeye örnek bir bilirkişi raporu sunmuşlardır. Mahkeme heyetimiz de bilirkişi raporu sonrasında ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının yürütmesini durdurmuştur. Bugünkü duruşmada da beyanlarımız doğrultusunda, mahkemenin bizleri haklı bularak kararı iptal etmesini umuyor ve bekliyoruz. Şirketin, bilirkişi raporunun aleyhlerine gelmesi nedeniyle davayı kaybedeceklerini anlayarak bugünkü duruşmayı erteleterek zaman kazanmak istedikleri anlaşılmıştır ancak mahkeme heyetimiz erteleme talebini uygun görmemiş ve duruşmayı daha önce duyurduğu gibi bugün gerçekleştirmiştir.”

Bugün davacıların duruşmada sunduğu beyanlar ise şu şekilde sıralandı:

  • “Enerji şirketleri projeleri bölerek, parçalı proje tanıtım dosyaları hazırlayarak, eski ÇED yönetmeliğinin olanaklarından da faydalanarak, proje tanıtım dosyaları ile iş yapmakta, bu şekilde uzun ÇED süreçlerinin zaman ve masrafından kurtularak ve projeleri halktan kaçırarak, ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararları ile bir an önce işe başlamaktalar. Ne yazık ki OR Enerji A.Ş. de projeyi üçe bölerek, 1. fazda önce 3 türbin, sonra 2. faz kapsamında 5 türbin, 3. faz kapsamında da 3 türbin için ÇED süreçleri yürütmüştür. İlk faz halktan kaçırılarak tamamlanmış ve işletmeye açılmış, 3. Fazın halkın katılımı toplantısı sırasında 2 faz hakkında haberdar olunarak söz konusu dava açılabilmiştir. 3. Fazın ÇED süreci de tarafımızca takip edilmektedir. ÇED yönetmeliği artık değiştirildiğinden, şirketler bundan böyle tek bir türbin de olsa uzun ÇED sürecini yürüterek ÇED başvuru dosyası ve ÇED raporu hazırlamak zorundadırlar.
  • Proje tanıtım dosyasında kümülatif etki olarak yalnızca 2 km. mesafedeki projeler dikkate alınmıştır oysa ki proje civarında çok sayıda başka RES projeleri yer almaktadır ve o projeler de dikkate alınmalıdır.
  • Enerji şirketleri, RES, JES, GES gibi yenilenebilir enerji projelerinde de kamu yararından çok rantı ve karlılıklarını esas alarak, bu alanda da yağma politikasını sürdürmektedirler ve köylülerin yaşam alanları, geçimlik tarlaları, hayvan otlattıkları meraları, kuş göç yollarını, ekosisteme verecekleri zararları düşünmemekte ve yatırımlarını en kolay ve en ucuz şekilde yapma gayreti içindedirler. OR Enerji’nin 2. Faz projesinde yer alan türbinlerin bir adedi ormanlık alanda, diğerleri köylülerin tarlaları ve meraları üstündedir. Birinci faz kapsamında yapılan türbinlerin sesinden ve diğer etkilerinden zaten yeterince mağdur olan köylüler, 2. ve 3. Faz kapsamında yapımı planlanan toplam 8 türbini istememektedir.
  • RES’ler her ne kadar yenilenebilir enerji kaynağı olsa da masum değildir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, RES’ler yüksek hızla dönen pervaneleri ve çıkarttığı düşük frekanslı sesler nedeniyle kuşların ölümüne ve göç yollarının olumsuz yönde etkilenmesine sebep olabilmektedir. RES’lerin yaydığı düşük frekanslı ses ve gölgeleme etkileri nedeniyle meydana gelen “Rüzgâr türbini sendromu” isimli sağlık sorunu, insanlarda görülen en önemli ve nadir etkilerden birisidir. Belirtiler, uyku bozukluğu, uyku yoksunluğu, baş ağrısı, kulak çınlaması, kulaklarda basınç, sersemlik hissi, baş dönmesi, bulantı, bulanık görme, kalp çarpıntısı, asabiyet, konsantrasyon sorunları, hafıza problemleri, hareket hassasiyetiyle ilişkili panik nöbetleri, uyanıkken veya uykuluyken ortaya çıkan titremeler şeklindedir. Bu sorunu aşmak için son yıllarda birçok ülkede yürürlüğe giren bazı yasa ve yönetmelikler ile rüzgâr türbinleri ve yerleşim yerleri arasına tampon bölgeler oluşturulmaktadır ve RES’ler yerleşim yerlerinden uzakta yapılmaktadır oysa Ilgardere RES projesinin ilk bölümü köylülerin yaşam alanlarının yakınına ve hayvanların otlaklarına yapılmış, köylüye zarar vermiştir ve şimdi yeni türbinlerde daha da zarar verilecektir.
  • Türbin alanları ve bağlantı yollarının inşası ve daha sonra işletme aşamasında bölgemizin en önemli geçim kaynağı olan tarım alanları zarar görecektir. Bu durum da köylülerin köylerini terk etmesine, tarımdan kopmasına ve yoksullaşmasına yol açacaktır. Tarım ve hayvancılık ürünlerinin üretimi daha da azalacaktır. “

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği; Cemaller ve Söğütlü muhtarları ve 11 bireysel davacı olarak, Çanakkale 2. İdare Mahkemesi’nden projenin 2. etabı için verilmiş olan ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararını iptal etmesini beklediklerini yineleyerek, “ÇED süreci devam eden 3. faz projeyi de yaptırmamak için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğimizi buradan bir kez daha duyururuz.” dedi.

Basın açıklamasının akabinde; “Tarlama, Merama, Köyüme Dokunma”, “Havama, Suyuma, Toprağıma Dokunma” ve “OR Enerji, Köyümüzü Terket” sloganları atıldı.

(SAİM TUNÇMAN)
Paylaş