Çanakkale’ye bağlı Kepez Beldesinde 30 Ekim 2024 tarihinde meydana gelen olayda; restoratör Tuğba Yavaş (39), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Alptekin Yavaş (49) ve 14 yaşındaki oğlu ile yaşadığı apartmandan düşerek, hayatını kaybetti. Apartmanın 5. katındaki dairenin balkonundan park halindeki motosikletin üzerine düşen Yavaş’ı fark eden komşular, durumu sağlık ekiplerine ihbar etti. Olay yerine gelen ekiplerce Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi'ne sevk edilen Yavaş, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Yavaş’ın hayatını kaybetmesinin ardından eş Alptekin Yavaş’ın ifadesi alınarak, hakkında inceleme başlatıldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Yavaş, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Olay, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olaya ilişkin hazırlanan iddianamenin ardından Tuğba Yavaş’ın anne ve babası tarafından Prof. Dr. Alptekin Yavaş hakkında Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Davanın ilk duruşmasında, tutuklu sanık Alptekin Yavaş duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Duruşmada, sanık ve müşteki avukatları ile yakınları ve şehirde faaliyet gösteren çeşitli STK’lar mahkeme bulundu.
6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”u kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili avukatın duruşmaya katılma talebi kabul edilirken, Çanakkale Barosunun talebi reddedildi.
Duruşmada önce tutuklu sanık Alptekin Yavaş’ın savunması dinlenildi. Yavaş, eşinin epilepsi hastası olduğu birkaç kere vurgulayarak, intihara meyilli biri olduğunu ileri sürdü. Sanık Yavaş, “Daha önce de intihara teşebbüs etti. Yaklaşık bir sene önce, Çanakkale’de araç ile seyir halindeyken her zamanki tartışmalarımız esnasında, ‘yeter artık, dayanamıyorum’ dedi. Aracı durdurmak istedim. Kapıyı açıp kendini atmaya çalıştı, ben onu kolundan tutup mani oldum.” dedi.
Sanık Yavaş, olay gününü şu şekilde anlattı: “ Ertesi günkü Kur’an-ı Kerim tilaveti organizasyonu için hazırlık yapıyordu. Arkadaşı ile buluştu. Normal saatte yattık. Eşim uyumamıştı, saat 24.00 gibi ilgisizliğimden yakındı. İtişme kakışma oldu. Bana vurmayı adet haline getirmişti. Benden ona karşı fiziki müdahale olmadı, sadece kolunu tuttum ve yüksek sesle ‘yeter Tuğba’ dedim. Banyoya gidersem tartışmamız yumuşar diye düşündüm. Arkamdan geldi, şaka olsun diye su sıktım, her zaman hoşuna giderdi. Bağırarak gitti ben de kurulanarak çıktım. Fakat onu evin içinde göremedim, terasta ‘artık kendimi atacağım’ diye bağırıyordu. ‘bana ve oğlumuza karşı yapamazsın, yapmayacaksın’ dedim. Olumsuz anlamlı söylemedim. Maksadım onu bu tutumundan vazgeçirmekti. Tırabzana yaklaşmaya başlayınca ben de onun yanına gittim. ‘Yapma’ dedim, o da ‘gelme’ diye bağırdı. Tırabzanın diğer tarafına geçti, ayaklarını dayayarak, oraya tutundu. Sonra sadece elleri kaldı, ayakları boşlukta sallanmaya başladı. Ben ellerinden tuttum, ‘seni bırakmayacağım, biraz gayret et, ayağını koy’ dedim. O da denedi fakat başaramadı. ‘Bir bez getir, elimi bağla’ dedi. Ben de ‘seni bırakamam, düşersin’ dedim. Daha garip bir şey de söyledi, ‘dişlerimden tut’ dedi. Sonra tırabzanlardan kaydı. Eşim benden kilolu ve benim gücüm yetmedi, düşerek vefat etti.”
Sanık Yavaş, eşini çok sevdiğini ve hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, beraatını talep etti.
Sanığın Avukatı Kaan Tonka, müvekkilinin “yapamayacaksın” sözlerinin intiharı önlemek amacıyla söylendiğini savunarak, beraat edilmesini talep etti.
Savunmanın ifadelerinin ardından davacıların ifadesine geçildi. Tuğba Yavaş’ın babası Mustafa Babayiğit, kızı ile yakın olduklarını söyleyerek, kesinlikle intihar şüphesi olmadığını ifade etti. Anne İsminaz Anıl ise kızı Yavaş’ın evliliği sebebiyle hep ağladığını söyleyerek, “Şikâyetçiyim. Çocuğumu çok üzüyordu. Hep ağladığını görüyordum, eşinden yakınıyordu.100 bin TL maaş alıyormuş, anca kendine çalışıyordu. 17 senelik evliler daha bir kez tatile götürdü, onu da tek başına yaptı. Ben 67 gündür uyuyamıyorum, bir tanecik kızım vardı. Mevlit okutacak kadın intihar eder mi hiç? Kızım epilepsi hastasıydı ama asla kafasını bile vurmadı, intihar etmez. Sanık onu bu eyleme sevk etti. Benim çocuğumu ayarttı aldı. Sonra başkasıyla gönül ilişkisi vardı. Mevlit hazırlıyordu, çocukların şekerlerini bile almıştı. İntihar edecek insan bunu yapar mı? Adalet istiyorum.” şeklinde konuştu.
Müştekilerin avukatı Özgür Abatay, ilişkide sanık tarafından aldatılma şüphesinin olduğunu ifade etti. Abatay, ayrıca Tuğba Yavaş’ın 120 santimetrelik bir tırabzana destek almadan çıkmasının mümkün olmadığını aktararak sanığın tutukluluk halinin devamlılığını talep etti.
Duruşmada savcılık, Prof. Dr. Alptekin Yavaş’ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini talep etti.
Hakim, sanık Yavaş’ın tutukluluk halinin devamına ve duruşmanın Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesine karar verdi. Hakim, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi talebiyle duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Olaya ilişkin karşı konutta bulunan kamera kayıtları incelenerek, görgü tanığının ifadeleri alınacak.
Duruşmanın akabinde, Çanakkale Barosu Kadın Hakları Komisyonu ve Yavaş’ın avukatı Özgür Abatay ile adliye binasının önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı okuyan Komisyon Başkanı Av. Yeşim Şimşek, “Bugün burada merhum Tuğba Yavaş'ın hayatını kaybettiği olayla ilgili olarak eşi Alptekin Yavaş'ın yargılandığı davanın duruşması için toplanmış bulunmaktayız. Bu dava yalnızca Tuğba Yavaş'ın ailesi ve sevdikleri için değil aynı zamanda toplumun vicdanı için de büyük önem taşımaktadır. Sanığın yargılanmış olduğu davada savcı her ne kadar TCK’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince intihara yönlendirme suçundan iddianame hazırlamışsa da Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne yapılan yargılamanın ilk celsesinde mahkeme görevsizlik kararı vererek sanığın tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Ancak ne yazık ki Çanakkale Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak yapmış olduğumuz katılma talebimiz kabul edilmemiştir. Dosyadaki deliller incelendiğinde intihara yönlendirmeden ziyade davanın kasten öldürme olduğu açık ve nettir. Çanakkale 2. Asli Ceza Mahkemesi tarafından verilen karar gibi yargılamaya devam edecek olan Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'nin de adil ve doğru bir karar vereceğine inancımız tamdır.” şeklinde konuştu.
(SEVİ GÖZAY UĞURLU)