Uz “Yedi düvele meydan okuyan bir milletin mirasını heba ediyorsunuz”

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri dolayısıyla TBMM Genel Kurulu’nda İYİ Parti Grubu adına söz alan Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, sanayi altyapısına yapılan yatırımların 2025 yılı bütçesi için yüzde 42 oranında azaldığını söyleyerek; “Türkiye'nin sanayi ve teknoloji politikaları kendi üreticimizi desteklemek için mi yoksa küresel devlerin çıkarlarını korumak için mi yapılıyor? Bu iktidar, Çanakkale'de yedi düvele meydan okuyan bir milletin mirasını yabancı sermayeye boyun eğdirerek heba ediyor. Hükûmet yetkilileri yerli ve millî söylemleriyle sahnede alkış toplarken arka planda ülkenin ekonomik bağımsızlığını yabancı şirketlere teslim ediyor.” dedi.

1202

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirilen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçe görüşmelerinde partisi adına söz aldı.

“SANAYİ ALTYAPISINA YAPILAN YATIRIMLAR İÇİN AYRILAN BÜTÇE AZALDI”

Konuşmasına 12 Aralık 2023’te TBMM Genel Kurulu'nda konuşmasını tamamladıktan sonra rahatsızlanan ve 14 Aralık 2023’te hayatını kaybeden Saadet Partisi 28. Dönem Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’i anarak başlayan Uz, sözlerine şöyle devam etti:

“Tabii, konumuz sanayi ve teknoloji dolayısıyla biraz rakamlara boğulacağız ama inanın sizin milletimizi boğduğunuz kadar olmayacak diyor ve sözlerime başlıyorum.

Kıymetli milletvekilleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçesine bakınca hepimizin zihninde aynı soru oluşuyor. Bu bütçe gerçekten sanayimizin geleceğine mi hizmet ediyor, yoksa yalnızca tablonun yüzeyinde parlayan ancak altı boş bir artış mı var? Bütçede yüzde 58 oranında bir artış var ve toplamda 125 milyar TL'ye ulaşıyor ama detaylara indiğimizde görüyoruz ki bu artışın önemli bir kısmı sadece cari transferlere gidiyor. 2024 yılında 39 milyar TL olan cari transferler 2025 yılında yüzde 72 artarak 66 milyar TL'ye çıkarılmış.

Peki, bu transferler hangi kapıları açacak, hangi inovasyonu destekleyecek, hangi üretim tesisi bundan pay alacak? Bu soruların yanıtı, maalesef, bütçede yok çünkü bu kaynakların nasıl kullanılacağına dair hiçbir netlik ve şeffaflık belirtilmemiş.

“GELECEK NESİLLER İÇİN BUGÜN YATIRIM YAPMAZSAK, YARIN NEYLE ÖVÜNECEKSİNİZ?”

Daha çarpıcı bir durum var: Sermaye giderleri yani sanayi altyapısına yapılan yatırımlarda 2025 yılı için bu giderlerin yüzde 42 oranında azaldığını ve yalnızca 3 milyar TL'ye düşürüldüğünü görüyoruz. Bu ne demek? Bu, fabrika kurmayacağız demektir; bu, teknolojiyi geliştirmeyeceğiz demektir; bu, genç girişimcilere yatırım yapmayacağız demektir; bu, geleceği inşa etmek yerine mevcut kaynakları harcayarak günü kurtarmaya çalışmak demektir. İşte, bütçe tam olarak bize bunu söylüyor. Şimdi buradan Sayın Bakana ve Hükûmet temsilcilerine sormak istiyorum: Sermaye giderleri neden düşürülüyor? Gelecek nesiller için bugün yatırım yapmazsak yarın neyle övüneceksiniz? Cari transfere ayrılan bu devasa bütçe kime ve nereye gidiyor? Bu para sanayicinin cebine girecek mi, hep birlikte göreceğiz. Sanayinin yeşil dönüşümüne dair hangi somut adımlar atılıyor? Dünya karbon nötr politikalarına milyarlarca dolarlık yatırımlar yaparken bizim sanayimiz bu dönüşüm yarışında nasıl bir yerde olacak? Bütçede bunlar yok.

Rakamlardan daha fazlasını elbette konuşmalıyız. Değerli milletvekilleri, bir bütçeyi yalnızca rakamlarla değerlendiremeyiz. Rakamlar bizim hedeflerimizi, hayallerimizi ve vizyonumuzu temsil eder ama bu bütçe sanayinin rekabet gücünü artıracak projelerden, AR-GE yatırımlarından ve teknolojik dönüşümden yoksunsa bu artışın hiçbir anlamı da yoktur. Sanayi bu milletin bağımsızlığının temel taşıdır. Biz cumhuriyetin ilk yıllarında kısıtlı imkânlarla demir yolları kuran, uçak üreten, fabrikalar açan bir milletiz. Bugün ise elimizde devasa bütçeler varken o ruhu kaybettik. Türkiye'nin sanayicisi, girişimcisi ve gençleri çok daha fazlasını sizce hak etmiyor mu? Bizler burada milletin vekilleri olarak bu bütçenin doğru yere harcanması için üzerimize düşeni yapmakla yükümlüyüz.

“BU MİLLETİN MECLİSİ, ÇİNLİ BİR ŞİRKETİN AVUKATI GİBİ KULLANILDI”

Kıymetli milletvekilleri, Kosova'dan Yemen'e, Çanakkale'den Dumlupınar'a destanlar yazan bu milletin Meclisi, Çinli bir şirketin meselelerini konuşmak için haftalarca burada çalıştı. Bütçe döneminde uzun süre Trendyol'la yattık, Trendyol'la kalktık. Bu milletin Meclisi, Çinli bir şirketin avukatı gibi haftalarca kullanıldı. Milletin alın teriyle kurulmuş, bağımsızlık ruhuyla var olmuş bu Meclis bugün ne yazık ki iktidar eliyle yabancı şirketlerin çıkarlarını savunur hâle gelmiş durumdadır. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin Meclisini vergi vermeyen bir şirketin lobiciliğine dönüştürdünüz. Size bu konuda hakkımızı helal etmiyoruz demek istiyorum. Çiftçi traktörüne mazot koyamazken, esnaf elektrik faturasını ödeyemezken bu Mecliste Trendyol'un lisans bedellerini konuşmak bu millete ihanetten başka ne olabilir? Bu Meclis Türk milletine mi yoksa Çin sermayesine mi hizmet etmektedir? Halkın helal oylarıyla seçilen vekillerin milletin derdi yerine yabancı sermayenin çıkarlarını savunması hangi vicdana sığar? Bu milletin çiftçisini, esnafını, üreticisini ve KOBİ'sini yok sayanlara milletimizin de hakkı helal değildir, bilin isterim. Esnaf yüzde 20 komisyon oranlarıyla boğulurken Trendyol gibi dev şirketlere lisans kolaylığı sağlamak ihanetten başka ne olabilir?

Kıymetli milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz'a sormak isterim: 2025 bütçesini hazırlarken "KOBİ'lere destek artıyor." demiştiniz; peki, bu destekler gerçekten esnafımıza mı gidiyor yoksa Trendyol gibi yabancı şirketlerin kasasına mı?

Sanayi ve Teknoloji Bakanına da soruyorum: Türkiye'nin sanayi ve teknoloji politikaları kendi üreticimizi desteklemek için mi yoksa küresel devlerin çıkarlarını korumak için mi yapılıyor? Bu iktidar, Çanakkale'de yedi düvele meydan okuyan bir milletin mirasını yabancı sermayeye boyun eğdirerek heba ediyor. Hükûmet yetkilileri yerli ve millî söylemleriyle sahnede alkış toplarken arka planda ülkenin ekonomik bağımsızlığını yabancı şirketlere teslim ediyor.

Trendyol’un vergi vermemesi affedilirken kendi esnafımıza ve vatandaşımıza vergi üstüne vergi bindiriliyor; büyük şirketlere teşvik sağlanıyor, KOBİ'ler kaderine terk ediliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yenilikçi projeleri değil, küresel sermayeyi desteklediğini de milletimiz burada görüyor.

“2025 YILI BÜTÇESİNDE KOBİ’LERE AYRILAN KAYNAKARIN NE KADAR OLDUĞU BİLE BELLİ DEĞİL”

Sayın milletvekilleri, ülkemizin ekonomik bel kemiği olan küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin yani KOBİ'lerimizin karşı karşıya olduğu zorluklara ve Hükûmetin bu konudaki politikalarına bakarsak, her alanda olduğu gibi bu alanda da sınıfta kalan bir iktidar olduğunu görüyoruz. Türkiye'de KOBİ'ler toplam girişimcilerin yüzde 99'unu oluşturmakta ve istihdamın yüzde 73'ünü sağlamaktadır. Ayrıca, toplam cirosunun yüzde 50'si ve ihracatın yüzde 44'ü KOBİ'ler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Ekonomimizin bel kemiği olan bu işletmelere yeterli destek veriliyor mu? KOBİ'ler finansman ihtiyaçlarını büyük ölçüde banka kredileriyle karşılıyor. Son dönemde ticari kredi faiz oranları yüzde 35 seviyelerine yaklaşmıştır. Enerji maliyetleri son yıllarda yüzde 50'nin üzerinde artış göstermiştir. Kira bedelleri özellikle büyük şehirlerde yüzde 40'a varan oranlara yükselmiştir.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz "2025 yılı bütçe giderlerinin 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 12 trilyon 800 milyar lira olacağı öngörülmektedir." dedi. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise 3,1 olarak gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü söyledi. Bu bütçede KOBİ'lere ayrılan kaynakların ne kadar olduğu bile belli değil. Bırakın KOBİ'lere destek olmayı, bütçenin üçte 1'lik açığını da yine KOBİ'ye, vatandaşa vergi olarak ekliyorsunuz.

“BU MİLLETİN EKMEĞİ, SÜTÜ, YAĞI HER GÜN ZAMLANIRKEN, ENFLASYONUN DÜŞECEĞİNE KİM İNANIR?”

KOBİ'lerin sorunları açıkça ortadayken bir de alın teriyle emek veren asgari ücretli çalışanlarımızın durumlarına da burada bakmak isterim. Asgari ücret milyonlarca vatandaşımız için bir geçim stantlardı olmaktan çıkmıştır, hayatta kalma mücadelesi hâline dönüşmüştür. O sırada Cumhurbaşkanımız "Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK'ye olan birikmiş borçlarını ödemeye davet ediyorum." dedi. Hatırlatmak isterim, bu ülkeyi yirmi iki yıldır siz yönetiyorsunuz. Sayın Erdoğan, SGK'nin açığını konuşuyorsunuz ama unutmayın; Osmangazi Köprüsü'ne bir yılda 3,6 milyar TL garanti ödediniz, şehir hastanelerine 31 milyar TL kira ödüyorsunuz, geçiş garantilerinden dolayı 37 milyar TL bu ayın altı ayında ödenecek, 2028'in sonuna kadar da 186 milyar TL ödeme yapılacaktır. Bu milyarlar SGK'nin açığını kapatır, işçinin de hakkını korur. Vatandaşın hakkını yandaşa peşkeş çekerken işçiye yapılacak bu zammı lütfen çok görmeyin. 4 kişilik bir ailenin aylık masrafı 28 bin TL; gıda, kira, faturalar derken vatandaş geçinemiyor. Halk yoksulken yandaşa milyarları akıtmanın hesabını kim verecek?

TÜİK'in açıkladığı verilere göre gıda enflasyonu yüzde 60'lara artmıştır, Hükûmet ise enflasyonu 17,5'e düşüreceğini iddia etmektedir. Oysaki Mehmet Şimşek geçen yıl bu bütçede 2024 yılı enflasyon oranını yüzde 36 olarak açıklamıştı, şimdi ise "Yüzde 47 enflasyon var." diyor. Sayın Şimşek, verdiğiniz bu rakamların hesabını kim verecek? Burada görüyoruz ki yapılan yanlış hesaplamalar ve plansız politikalar sadece kâğıt üzerinde değil, mutfakta çıkan yangın esnafı iflas ettiren, emekliyi açlığa mahkûm eden bir duruma dönüşüyor. Eğer Hükûmet iş bilseydi bu sapmalar bu kadar büyük olmazdı; işte, bu, beceriksizliğin ve plansızlığın en somut göstergesidir. Bu milletin ekmeği, sütü, yağı her gün zamlanırken enflasyonun düşeceğine kim inanır? Eskiden asgari ücretle çalışan bir aile ayaklarını yerden kesecek bir araba alabiliyordu, emekliler kıdem tazminatlarıyla bir ev sahibi olabiliyordu ama bugün asgari ücretli vatandaşlarımızın hayalleri değil ihtiyaçları bile ulaşılamaz bir hâle gelmiştir. Bugün bir emekli, maaşıyla ayın sonunu göremiyor, asgari ücretli bir aile ise ev kirasını ödeyemez bir hâle geldi.

Milletin yıllardır alın teriyle biriktirdiği emeğini çarçur eden, milletin geleceğini ipotek altına alan bu düzeni siz inşa ettiniz. Yabancı sermayeye verilen teşvikler halkın alın terine gösterilmeyen saygının en büyük göstergesidir. Cumhurbaşkanlığı bütçesini yüzde 52 artıran ama asgari ücretliye birkaç puan artışı çok gören zihniyet bu durumun da maalesef baş sorumlusudur.

Ama bu milletin emeği, alın teri, bu ekonomik düzenle çarçur ediliyor. Biz bu kürsüden milletimizin hakkını savunmaya devam edeceğiz; işçinin hakkını, emeklinin onurunu ve halkın refahını tekrar tesis etmek için ne gerekiyorsa yapacağız.

“TEK SORUMLU AK PARTİ’DİR”

Kıymetli milletvekilleri, bu millet tarih boyunca nice badirelerden geçmiş, şimdi ise kendi toprağında, kendi Meclisinde yabancı sermayeye teslim edilen politikaların mağduru olmuştur.

Çocuklarına bir gelecek sunamayan, emeklisine huzur veremeyen, işçisine hakkını teslim edemeyen bir Hükûmetin bu milleti ne kadar temsil ettiği artık tartışılır bir durum hâline gelmiştir. Gençlerimiz yurt dışına gitmeyi çözüm olarak görüyorsa, kadınlarımız güvenli ve eşit bir yaşamı hayal bile edemiyorsa, memurumuz maaşıyla ayın sonunu zor getiriyorsa, emeklimiz maaşıyla ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa, öğretmenimiz hak ettiği kazancı ve hak ettiği itibarı bulamıyorsa, çiftçimiz tarlayı bırakıp şehirlere göç ediyorsa, esnafımız siftahsız dükkân kapatıyorsa bunların tek sorumlusu sizsiniz, AK Parti'dir.

“HEDEFİMİZ TÜRK MİLLETİ İÇİN YENİDEN ADİL BİR DÜZEN KURMAK”

Bu millet fakirliği değil, refahı; bu millet çaresizliği değil, umudu; bu millet esareti değil, bağımsızlığı istiyor; bu millet hakkını istiyor, bu millet adalet istiyor. Adaletin olmadığı bir yerde ne kalkınmadan ne de huzurdan söz edebiliriz. Adalet bu milletin temel taşıdır. Bugün adalet terazisinin kefeleri bozulmuş, güçlü olan daha güçlü, zayıf olan daha zayıf hâle gelmiştir. Bu millet yoklukta ve varlıkta onuruyla yaşamasını bilen millettir. Hedefimiz bellidir, Türk milleti için yeniden adil bir düzen kurmak, işçinin hakkını alın teri kurumadan teslim etmek, emekliye insanca bir yaşam sunmak, çiftçimize, esnafımıza, KOBİ'lerimize hak ettiğini vermektir. Bu milletin her ferdi, memuru, polisi, askeri, öğretmeni, esnafı, doktoru, mühendisi adil ve refah dolu bir düzeni hak ediyor.

Biz Türk milletinin tüm fertlerinin yanında olmaya, onların hakkını savunmaya son nefesimize kadar devam edeceğiz çünkü biz büyük Türk milletinin evlatlarıyız diyor, Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.”

(HABER MERKEZİ)
Paylaş