Esra Güller

esragullerx@gmail.com

“Kadınlar” neden 8 Mart’ta yürüyor?

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Türkiye’nin her yerinden kadınlar hak taleplerini, şiddete karşı olan tepkilerini ve özgürlük isteklerini dile getirmek için yürüyor. Şiddete maruz kalmamak için, kendilerine yapıştırılan toplumsal ifadelerden sıyrılmak için, hatta bazen sokakta özgürce yürüyebilmek için… 8 Mart’ta “kadınlar, kendi haklarına sahip çıkmak için” yürüyor.

493

Başlamadan önce “toplumsal cinsiyet eşitsizliği” kavramına bakalım. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın ve erkeğe biçilen rollerde ayrımcılığı ifade eder. Günümüzde bunu toplumun her alanında görüyor, biliyor ve yaşıyoruz… Bireyler cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğruyor, baskı görüyor...

Bireyler cinsiyet eşitsizliği için yürüyüşler düzenleniyor, haklar talep ediyor ve insanlar hakları için mücadele ediyor. Ancak günümüzde bu düşünce, “kadınların erkeklerin önüne geçmek için uğraşıyor” şeklinde yorumlanıyor. Veya “kadın ve erkek eşittir” sözleri fiziksel güç eşitliği şeklinde yorumlanıyor.

Oysa kadınlar, cinsiyetlerine yönelik uğradıkları haksızlıkları dile getirirken, birisinin önüne geçmeyi değil, kendi yaşama haklarını dile getirmek, toplumsal alanda eşit olduklarını hatırlatmak için mücadele veriyor, eşit olmak istiyor.

Kadınlar niçin mücadele ediyor? Sadece iki gün televizyonda haber programlarını izlesek, sosyal medyada yapılan paylaşımlara bakarsak mücadelenin nedenini görebiliriz. Şiddete, eşitsizliğe, güvenli bir yaşam hakkına sahip olma taleplerini dile getirmek amacıyla kadınlar “8 Mart Emekçi Kadınlar Günü” için yürüyor. Tabii bu hak onlara “verilirse (!).”

Aynı zamanda 25 Kasım Uluslararası Kadına Karşı Şiddetle Günü gibi günlerde şiddete karşı yapılacak olan açıklamalarda “erkek görünümüne” ihtiyaç duyuluyor… Kadına karşı şiddeti dile getireceksek eğer neden fotoğraflarda illa ki “destek veren bir erkek” portresi çizilmeye ihtiyaç duyuluyor?

Başka bir örnek olarak 8 Mart Kadınlar Günü’nde her topluluk kendi açıklamasını kendi yapıyor veya 8 Mart’ta kadınların ikinci plana atıldığı anlara da şahit olmuyor değiliz… Mücadele edeceksek eğer, kadınların birlik ve beraberliğine ihtiyaç duyuyorsak, neden bu ayrılarak yapılıyor? 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, mücadeleyi ve birliği temsil etmiyor mu?

Başka bir portreye bakalım. Kadınların olmadığı bir Kadınlar Günü yürüyüşü… Erkekler tarafından organize edilen “Kadınlar Günü” yürüyüşü. “Şiddete hayır” demek için yine erkek görünümüne mi ihtiyaç var? Başka bir mücadele mümkün değil mi? Bu mücadeleye destek verecek tek kişi elbette yalnızca kadınlar değildir. Ancak Kadınlar Günü’nde kadınları görememek düşündürücü.

Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde elbette kadın veya erkek ayrımı bulunmaz. Her bireyin eşit haklara sahip olması için mücadele eder. Ancak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların haklarını, eşitliğini ve toplumsal cinsiyet adaletini savunmak için ortaya çıkmıştır. Böyle bir günde alanlarda kadınları göremiyorsak “mücadele” diyebilir miyiz? Kadın mücadelesi için ortaya çıkmış bir günde kadınların öncülük etmesi daha doğru bir yaklaşım değil mi? Bu mücadeleye destek vermek için kadınların sesi yeterli değil mi?

Dilerim ki “8 Mart Emekçi Kadınlar Günü” mücadeleye gerçekten ses vermek için kutlanılabilir.