Seçkin Sağlam

ssboreas17@gmail.com

Umudun 1 Mayıs’ı!

Uluslararası ekonomik krizler ve bu krizlerin ardından sermayenin can simidi olarak yönetilen neo-liberal politikaların, tüm kapitalist egemenlik altındaki hükümetlerce sürdürüldüğü, ancak pandemi ile birlikte sermayenin, emekçileri ezme ve sömürü politikalarının bir sonucu olarak derin yoksulluk batağına saplanan yoksul halklar, dünyada ve ülkemizde yaşam mücadelesi veriyor. Ülkemizde, alım gücünün giderek düştüğü, maaşların bir gün, sefaletin 30 gün sürdüğü bir dönemde 1 Mayıs’ı karşılıyoruz. 

5130

Emekçilerin tüm baskı ve sömürü düzeni cenderesi içinde yaşam mücadelesi verdiği 2024 1 Mayıs, siyasal paradigması olarak iki sınıfın, tüm önceki 1 Mayıs’larda oluğu gibi yeniden alanlarda boy ölçüşeceği bir deneyim olacak.

İşçi sınıfının uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, 100 yılı aşkın bir süredir emekçi sınıfların ve kaderini işçi sınıfı ile birleştiren tüm kesimlerin “bayramı” ama daha çok mücadele ve dayanışma günü olarak gerçekleşiyor.

*

2024 1 Mayıs’ı da, dünya işçi sınıfının; sömürü düzenine, sermayeye ve kapitalizmin uşağı iktidarlara karşı, barışın, eşit işe eşit ücretin, örgütlenme özgürlüğünün, çalışma saatlerinin ve daha pek çok talebin dile getirileceği bir platforma dönüşecek.


2002 yılında AKP, iktidarı eline geçirdiğinde en önemli sloganı “3Y’yi kaldıracağız” olmuştu. Yolsuzluğa, yoksulluğa ve yasaklara karşı; koalisyon iktidarlarının yönetemez, halkın ise yönetimlerden mutlu olmadığı, ekonomik darboğazın yoğunlaştığı, bankaların hortumlandığı ve çeşitli, ekonomik-sosyal-siyasal krizin içinde ezilen, yoksul halkın oyları ile iktidara gelmişti.

22’nci yılını geride bırakan Ak Parti iktidarı, 3Y ile mücadele bir kenara, yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların iktidarı haline geldi.

Döviz kurunu bir türlü kontrol edemeyen, ekonomik darboğazı zamlarla karşılamaya çalışan iktidar, serbest piyasa koşullarında ‘fırsatçılığın’ da önüne geçemiyor. Hal böyle olunca, bir alınan ürün, ikinci kez aynı fiyata alınamaz hale geliyor.

Emekçilerin asgari ücretlerine yapılan zamların, daha ilk maaş alınmadan eridiği bir ekonomik sistemde, yoksul halkın sandıkta gösterdiği tepki daha anlamlandırılabilir oluyor. Ekonomik ve siyasi baskı koşullarında girilen 31 Mart seçimleri gösterdi ki, halk böyle yönetilmekten de, bu yöneticilerden de kurtulmak istiyor.

Dahası; seçime katılma oranının düşüklüğü mevcut siyaset kurumuna olan güvenin ve umudun da azaldığını gösteriyor.

İşte 2024 1 Mayıs’ı, bu ve daha da çeşitlendirilebilir verili durum ve şartlar altında çok daha anlamlı, işçi ve emekçilerin taleplerini daha gür sesle dile getirecekleri bir fırsat olarak, siyasi partilerin, meslek örgütlerinin ve diğer tüm demokratik kurumların önünde duruyor.

*

Yoksulluğun giderek derinleştiği, siyasetin ve iktidarın gücünü eline almış neredeyse tüm kurumlardan fışkıran yolsuzluk iddialarıyla, her alanda sık sık karşılaşılan yasaklar zinciri hayatımızın bir normali haline geldiği bu dönemde 1 Mayıs, taleplerin ve tepkilerin üst perdeden dile getirileceği en önemli alan olacak.

2024 1 Mayıs’ı soğan ekmek bulamayan büyük çoğunluk ile ıstakoz yiyen küçük azınlığın arasında geçecek bir güç gösterisi olmalı…

2024 1 Mayıs’ı tüm demokratik siyasetin önünün tıkandığı, siyasetin ve siyasi partilerin bir değişim ve dönüşüm yaşadığı dönemde, işçi ve emekçilerin de siyasete müdahalesinin bir aracı haline gelmeli…

2024 1 Mayıs’ı, savaşların arenası haline gelen Ortadoğu’da, halkların barış ve özgürlük umudu olmalı…

2024 1 Mayıs’ı göç yollarında yaşamını yitiren, kendi ülkesi dışında sığındığı ülkelerde, ikinci sınıf insan, hatta sığındığı ülkelerin üzerinde bir kambur olarak görülen, uluslararası siyasetin ve sermayenin pazarlık unsuru olarak kullanmaya çalıştığı göçmenlerin umudu olmalı…

2024 1 Mayıs’ı, işçi sınıfının ve kaderini işçi sınıfıyla birleştirmiş tüm kesimlerin umudunu yükselteceği, direnişin ve özgürlüğün bayrağının yeniden açılacağı bir uluslararası başkaldırının yeni bir adımı olmalı….

*
Kapitalist hegemonyanın tüm dünyayı sardığı, halkların yoksulluğa ve açlığa mahkum edildiği dünyamızda, emekçi sınıfların direnişinin örgütlendiği, sınıf öfkesinin güçlendiği; savaşlara, açlığa ve ölüme sürüklenmiş dünya halklarının, biricik umudu olan sınıf savaşının Ortadoğu’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar örüldüğü bir dünyanın umuduyla karşılıyoruz 1 Mayıs’ı…

2024 1 Mayıs’ında, alanlarda; işçi sınıfının önderliğinde, ezilen halkların, kadınların, çocukların, cinsiyetinden dolayı ölümle yaşama ve var olma mücadelesi veren tüm kesimlerin, katledilen doğanın, kapitalizm koşullarının daha da yaşanmaz hale getirdiği yer küremizin tüm taleplerinin dile getirileceği koskocaman bir mücadele ve uluslararası dayanışma günü olmalı 1 Mayıs!