İtiraz Dilekçeleri Verildi: “Andezit Taş Ocağı İstemiyoruz”

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Çanakkale Ayvacık'ta ÇED süreci başlamış olan Andezit taş ocağı için topladıkları itiraz dilekçelerini ilgili kurumlara verdi.

808

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Çanakkale Ayvacık'ta ÇED süreci başlamış olan Andezit taş ocağına karşı mücadelelerini sürdürüyor. Dernek üyeleri; Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, DSİ 25. Bölge Müdürlüğü 252. Şube Müdürlüğü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne andezit taş ocağının ÇED sürecinin iptal edilmesi için topladıkları dilekçeleri vererek ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep etti. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasında, “Halka rağmen, halka zarar verecek bir projeye izin verilemez” denildi.

"Taş ocağı deprem bölgesinde"

Dernek tarafından yapılan basın açıklamasında, projenin bölgede yaşayanların geçim kaynaklarını tehdit ettiği ve çevresel dengenin bozulmasına neden olacağı belirtildi. Taş ocağı faaliyetlerinin yöredeki tarım ve hayvancılık üzerinde olumsuz etkileri olduğu ifade edilerek, çıkan tozların bitkileri hastalandıracağı, su kaynaklarını kirleteceği ve yöre halkının sağlığını tehlikeye atacağı vurgulandı.

RBM Madencilik İnşaat Limited Şirketi tarafından, Ayvacık İlçesi Behramkale köyü yakınlarında II-B Grubu Maden (Dekoratif Taş/Andezit) Ocağı açılmak istenmenmesine karşı olduklarını aktaran açıklamada şu sözlere yer verildi,

  • Projenin bulunduğu alan, Behramköy ile Korubaşı köyü arasında, dünyaca ünlü turizm merkezimizin, Assos Antik Kentinin hemen yakınındadır.
  • Proje alanında köylülere ait “tarım alanları" bulunmaktadır. Hayvancılık ve arıcılık yapılmaktadır.
  • Yine projenin çok yakınında zeytinyağı fabrikası ve şarap fabrikası gibi tesisler de yer almaktadır,
  • Proje alanı bölge için çok önemli olan Tuzla Çayı’nın hemen bitişiğindedir.
  • Bölgede proje alanı ile 3 km mesafe içinde zeytinlik alanlar bulunmaktadır.
  • Ayrıca bölge deprem bölgesidir”

“Halk sağlığı sorunları yaşanacak”

“Taş ocağı faaliyeti nedeniyle toz oluşacak, toz, toprak, ağır metal, radyasyon yüklü partikül maddeler havada asılı kalacak, yörede hakim rüzgarlar nedeniyle çok geniş bir alanda köyleri, turistik mekanları, tarım alanlarını etkileyecek, yöre halkı halk sağlığı sorunları yaşayacaktır” sözlerine dikkat çekilen açıklamada, “Assos bölgesi, tarihi ve doğal sit alanıdır ve yasalarla korunmaktadır. Assos antik kentine ait hala gün yüzüne çıkmamış çok sayıda kültürel varlıkların yerin altında olduğu bilinmektedir. Taş Ocağı projesi, Assos doğal ve tarihi sit alanlarına çok yakındır. Proje yakınında Antik Roma Yolu olduğu bilgisi proje dosyasında da mevcuttur. Taş ocağı faaliyeti yapılan bir bölgede turizm faaliyeti yapılması mümkün değildir. Turistler kırılgan gruplardır ve en ufak bir olumsuzlukta bölgeyi terk etmektedirler. Oysa yöre halkın önemli gelir kaynaklarından birisi bölgedeki Assos antik kenti ve Apollon Smintheion gibi antik kentlerin oluşu ve bu bölgeye ziyaret ve konaklamaya gelen turistlerdir. Bilindiği gibi yöre halkı zaten ‘Assos Antik Limanı Kaya Islahı Projesi’ nedeniyle uzunca bir süre turizm gelirlerinden mahrum kalmış ve mağdur olmuşlardır. Tarihi ve kültürel varlıklara ve antik kentlere bu denli yakın taş ocağı açılması, bölgenin turizmi için idam fermanı olacak ve geri dönüşü mümkün olmayan zararlar meydana gelebilecektir” denildi.

“Zeytin Kanunu gereğince 3 km. mesafede toz çıkaran hiçbir madencilik faaliyeti gerçekleştirilemez”

Bölgenin geçim kaynaklarından birinin de tarım ve hayvancılık olduğu vurgulanan açıklamada, “Bölgede ciddi anlamda tarım ve hayvancılık yapılmakta, bölgede organik sertifikalı zeytin, üzüm gibi tarım faaliyeti yapan üreticiler bulunmaktadır. Taş ocakları, çıkan tozlar nedeniyle tarımsal üretime zarar vermekte, bitkiler fotosentez yapamamakta, kurumakta ve hastalanmaktadır. Taş ocağının faaliyete geçmesi durumunda üreticilerin organik üretim yapmaları mümkün olmayacak ve sertifikaları iptal edilecektir. Taş ocakları hayvancılık üzerinde de olumsuz etkiler yaratmakta, çıkan tozlar nedeniyle otlak ve meralar kurumakta, tozlu otları yemeye çalışan hayvanlarda akciğer sorunları görülmekte, patlatmanın etkisiyle hayvanlar strese girmekte, düşük yapmakta, verim düşmektedir. Arıcılık da olumsuz etkilenecektir. Arılar, tozlu bitkilerden dolayı yeterince besin alamayacak, hastalanacaktır. Proje alanı yakınlarında zeytinliklerin olduğu bilinmektedir. Oysa Zeytin Kanunu gereğince 3 km. mesafede toz çıkaran hiçbir madencilik faaliyeti gerçekleştirilemez” sözlerine yer verildi.

“Taş ocağına izin verilmesi Tuzla Çayı’nın ölüm fermanı olacaktır”

Taş ocağına onay verilmesi halinde bölge ekosisteminin olumsuz etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu vurgulanan açıklamada, “Proje alanının hemen bitişiğinde olan Tuzla Çayı, Tuzla Ovası'nı sulayan, binlerce canlıya ev sahipliği yapan önemli bir akarsudur. Jeotermal enerji santralları gibi çeşitli enerji faaliyetleri nedeniyle zaten zarar gördüğü bilinen Tuzla Çayı'na sıfır noktasında bir taş ocağına izin verilmesi, Tuzla Çayı’nın ölüm fermanı olacaktır. Pasa atıklarında meydana gelecek olası asit maden drenajları, çaya ve dolayısıyla çayın ulaştığı tarım alanlarına ve canlılara zarar verecektir. Ayrıca, taş ocağı için tozumayı önleme vb. nedeniyle su gerekeceğinden zaten su kıtlığı çekilen bölgede su kaynakları için de tehlike meydana gelecektir. Patlatma nedenleriyle yer altı suları yer değiştirecek ve bölgeden kaçacaktır. Yarma ve kazı nedeniyle, bölgedeki yer altı sistemi olumsuz etkilenecektir.

Taş ocaklarının, silikozis gibi çeşitli akciğer hastalıklarına, böbrek sorunlarına, cilt hastalıklarına neden olduğu bilinmektedir. Yöre halkının sağlığı olumsuz etkilenecektir” diye belirtildi.

“Taş ocakları çorak arazilerin oluşmasına yol açmaktadır”

Yöre halkının projeyi istemedikleri ifade edilen açıklamada, “Taş ocakları, ağaçların kesilmesi, bitkisel toprağın sıyrılması, devasa çukurların açılması ve atık ve pasa dağlarının oluşması nedeniyle doğal peyzajı ve ekosistemi bozmakta, çorak arazilerin oluşmasına yol açmaktadır. Bizler, Korubaşı, Behramkale ve çevresindeki yaşayan yurttaşlar olarak söz konusu projeyi istemiyoruz” sözlerine ifade etti.

“Halka rağmen, halka zarar verecek bir projeye izin verilemez”

Açıklamada son olarak şu sözlere yer verdi, “Ayvacık Kaymakamlığı’nı, Ayvacık Ziraat Odası’nı, Esnaf Odası’nı, turizm örgütlerini, İlçe Tarım Müdürlüğü’nü, Ayvacık Belediyemizi, yöre muhtarlarını projeye karşı çıkmaya çağırıyoruz. Halka rağmen, halka zarar verecek bir projeye izin verilemez. Şirket, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecini başlatmış bulunmaktadır. Proje hakkında görüş verecek olan Çanakkale İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nü, İl Kültür Müdürlüğü’nü, DSİ 25. Bölge Müdürlüğü’nü, Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nü, İl Sağlık Müdürlüğü’nü ve ilgili diğer kurumları projeye olumsuz görüş vermeye davet ediyoruz.”

(DAMLA YELTEKİN)
Paylaş