Bor gübresiyle tarımda yeni bir çağ mı başlıyor?

Antalya Avrasya Bor gübresi, geleneksel tarım yöntemlerini geride bırakarak sürdürülebilirliği, doğallığı ve ekonomik kazancı bir arada sunuyor. Çanakkale Avrasya Bor Gübre yetkilisi Şadi Serim, bu özel gübreyi kullanan Çanakkaleli üreticilerin üretim maliyetlerinde %60 ila %80 oranında düşüş yaşayacağını belirtiyor.

309

Modern tarımda başarı artık yalnızca yüksek verimle değil; sürdürülebilirlik, doğallık ve ekonomik kazançla da ölçülüyor. Geleneksel yöntemlerin ötesine geçilerek hem toprağın sağlığını koruyan hem de üreticinin yüzünü güldüren çözümler aranıyor. Bu noktada adını sıkça duyurmaya başlayan Antalya Avrasya Bor gübresi, Türkiye’nin farklı bölgelerinde seracılık yapan üreticilerin üretim anlayışını kökten değiştirmeye aday.

Çanakkale Avrasya Bor Gübre yetkilisi Şadi Serim'in aktardığı bilgilere göre, bu özel gübreyi kullanan Çanakkaleli üreticilerin, tarlalarında ürettikleri ürünlerin maliyetlerinde gözle görülür bir düşüş yaşayacağını vurguluyor. Serim, üreticilerin ürettikleri ürünlerde maliyet bakımından yüzde 60, yüzde seksen maliyet avantajı sağlayarak karlarını artacağına değiniyor.

Çanakkale Olay İnternet Haber Sitesi muhabiri Erhan Taylan, bu değişimin izini sürmek üzere Antalya’ya gitti. Bölgede Avrasya Bor gübresini aktif olarak kullanan üreticilerle bir araya geldi, seraları gezdi ve sahada gözlem yaptı. Yapılan röportajlarda, üreticilerin hem duygusal hem de ekonomik açıdan bu gübreden duydukları memnuniyet dikkat çekti. Kimyasal ilaç kullanımını neredeyse sıfıra indiren, verimi artıran, maliyetleri düşüren ve en önemlisi doğal, kalıntısız ürünlerin önünü açan bu gübre; seracılığın geleceği adına umut verici bir model sunacak gibi duruyor.

Domates, karpuz, salatalık, kapya biber, çilek, zeytin, kiraz, ayva, yonca, silajlık mısır, ekin, yulaf, taze fasulye, dolmalık biber, çarliston biber, patlıcan, kavun, ceviz, kayısı, nar ve üzüme kadar farklı ürünlerde denenerek başarıya ulaşan bu gübreyle ilgili üreticilerin bire bir deneyimleri, sadece teknik değil; aynı zamanda insani bir hikayeyi de ortaya koyuyor. Antalya’nın farklı ilçelerinde faaliyet gösteren üreticilerin, gübreyi kullanmadan önceki şüpheleri, deneme süreci ve sonrasında yaşadıkları dönüşüm, tarımda bilimin ve doğru ürünün nasıl bir fark yaratabileceğini açıkça gözler önüne seriyor.

Şimdi gelin, bu yolculukta üreticilerin sesiyle, toprakla buluşan emeğin hikayesine birlikte tanıklık edelim

Tarımda başarı, yalnızca ürün almakla değil; kaliteli, sağlıklı ve sürdürülebilir üretimle ölçülüyor. Antalya’da salatalık üretimi yapan Fettah Tofur da bu anlayışı benimseyen üreticilerden biri. Eşiyle birlikte işlettiği serasında iki yıldır Antalya Avrasya Bor gübresini kullanan Tofur, daha az girdiyle daha yüksek verim elde ediyor. Gübrenin sağladığı bitki direnci sayesinde kimyasal ilaçlara ihtiyaç duymadığını belirten Tofur, ürünlerinin lezzeti, dayanıklılığı ve doğallığıyla özellikle İstanbul piyasasında yoğun talep gördüğünü ifade ediyor. Maliyetlerini düşüren, raf ömrünü uzatan bu gübrenin üretime kattığı değeri, deneyimleriyle anlatıyor. Biz de Fettah Tofur’la serasında bir araya geldik ve Antalya Avrasya Bor gübresinin üretim sürecine olan katkılarını kendisinden dinledik.

“Bu gübre organik, meyve verimi gelişimi çok iyi”

Tofur; “Antalya Avrasya Bor gübresiyle iki yıl önce tanıştım. Buradan Veli Bey’e teşekkür etmek isterim. Daha önce kullandığım gübreye kıyasla bu üründen daha az miktarda kullanıyorum. Maliyet açısından işletmem kâra geçti. Bu gübre sayesinde hem ürettiğim ürünlerin raf ömrü uzadı hem de sattığım ürünlerin ekonomik değeri arttı. Bu gübre organik ve sebze verimi oldukça yüksek. Buradan üretici arkadaşlarıma bu gübreyi tercih etmelerini gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Biz de seramızda en başta tereddüt ettik; ancak uygulamaya başladıktan kısa zaman sonra gübrenin kalitesini fark ettik. Ürünleri alttan topladıkça, bitki yukarı doğru gelişim gösteriyor; çiçek açmaya devam ediyor ve sürekli yeni meyve veriyor. Topladığımız salatalıklar, hem görüntüsü hem de lezzetiyle İstanbul hal piyasasında büyük ilgi görüyor. Ürünümüz için ihracat talepleri de geliyor; ancak eşimle sadece ikimiz çalıştığımız için bu talepleri karşılamakta zorlanıyoruz” dedi.

“Salatalıkların verimi gerçekten mükemmel”

Akşamları hava soğuk olsa da bitkilerin hâlâ meyve vermeye devam ettiğini belirten Tafur; “Ürettiğimiz salatalıklar üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir kalıntı maddeye rastlanmadı. Lezzet açısından da oldukça kaliteli olduğu için ürünlerimiz serada hiç beklemeden satılıyor desem abartmış olmam. Daha önce seramızda salatalık üretimi yaklaşık iki ay sürerken, Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanıştıktan sonra bu süre dört aya kadar uzadı. Salatalıkların verimi gerçekten mükemmel. Eşimle birlikte neredeyse her gün seraya gelip ürün topluyoruz. Siz de kendi gözlerinizle görüyorsunuz; dağlarda kar var, hava oldukça soğuk. Akşamları soğuk olmasına rağmen bitkiler hâlâ meyve vermeye devam ediyor. Salkımlar salatalıkla dolu, bitkiler yemyeşil ve çiçek açmayı sürdürüyor. Kullandığımız gübre sayesinde bitkiler çok dirençli. İki yıldır bu gübreyi kullanıyorum ve hiç zehirli ilaç kullanmadım, çünkü gerek kalmadı. Antalya Avrasya Bor gübresi, bitkinin tüm ihtiyaçlarını karşılıyor. Siz de kendi gözlerinizle gördünüz, bitkiler capcanlı ve yemyeşil. Bu gübreyi kullanmaya başladıktan sonra maliyetlerimiz neredeyse %80 oranında azaldı. Serama kimyasal hiçbir ilaç sokmuyorum. Az önce siz de bir salatalık koparıp yediniz. Size ne demiştim? ‘Gönül rahatlığıyla yiyin’ demiştim. Çünkü biz güvenilir ve sağlıklı sebzeler üretiyoruz. Ben, salatalık üreticisi Fettah Tofur olarak, Antalya Avrasya Bor gübresini tüm üreticilere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.”dedi.

Tarımsal üretimde deneyim, gözlem ve doğru ürün seçimi kadar, güven de büyük önem taşıyor. Antalya’da serasında kabak yetiştiriciliği yapan üretici Halil Arık da yılların birikimiyle bu güveni kurmuş isimlerden biri. Yaklaşık sekiz yıl önce Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanışan Arık, o günden bu yana serasında başka hiçbir gübre kullanmıyor. Kimyasal ilaç kullanımını neredeyse sıfıra indiren, ürün kalitesini ve verimini artıran bu gübre sayesinde hem üretim süresini uzattığını hem de kazancını katladığını belirtiyor. Halil Arık, doğayla dost üretim anlayışıyla elde ettiği başarıyı ve Antalya Avrasya Bor gübresinin üretime sağladığı katkıları bizlerle paylaştı.

Arık; “Gördüğünüz gibi seramdaki ürün kendi diyeceğini kendi söylüyor”

Arık; “Güzel kardeşim, bu işin bir geçmişi var. Yedi veya sekiz sene önce Antalya Avrasya Bor ile tanıştım. O zaman Veli Bey bize nasıl kullanacağımızı anlattı. Gördüğünüz gibi, bu serada başka gübre kullanmıyorum, sadece Antalya Avrasya Bor gübresini kullanıyorum. Seramda hiçbir ilaç kokusu var mı? Olsa, zaten burada duramazsınız. Sana bir şey söyleyeyim mi kardeşim? İster inanın, ister inanmayın, gördüğünüz gibi seramdaki ürün kendi diyeceğini kendi söylüyor. Ürün yeşil mi yeşil, küllemesi yok, kırmızı örümcek yok, meyve kalitesi birinci sınıf, boy uzaması yerinde. Bu gübre için daha ne diyebilirim ki?

Sekiz sene önce bu ürünü diktiğimde, 20 günde çıkarıyordum. Daha önce iki veya üç ay ürün toplayabiliyorduk. Yeniden seramıza yeni ürün dikiyorduk. Antalya Avrasya Bor gübresini kullanmaya başladıktan sonra işler değişti. Üç ay boyunca topladığımız ürünleri, bu gübre sayesinde 6-7-8 aya kadar almaya başladık. Çünkü dikilen ürünler hastalıklara dirençli. Hasta olmayan bir bitki ne yapar? Üretmeye devam eder. Kendi gözünüzle görüyorsunuz, mahsulüm yemyeşil. Mahsulde dokuzuncu boğumu toplamışım, hâlâ üstünde ürün var. Kendi gözünüzle sayabilirsiniz. Bu ürün daha sebze vermeye devam edecek. Seramızda daha önce 50 bin Türk lira değerinde gübre kullanırken, şimdi bu ürün sayesinde sadece 10 bin lira gübre kullanıyoruz. Hem çıktımız azaldı, hem de maliyetler düştü. Ayrıca salım başında kilomuz arttı ve kazancımız iki katına çıktı. Bak kardeşim, ben Veli Bey'in gübresini kullanmasam, şu gördüğün yapraklar kurur gider. Ama ben Antalya Avrasya Bor gübresini kullandığımda, bu yapraklar yemyeşil oluyor, ürün çiçek açıyor ve sebze vermeye devam ediyor. Olay bu. İlk önce ilaç parasından kazanıyorum, sonra ürünümün kaliteli olmasından dolayı ondan da kazanıyorum. Daha ne diyebilirim ki? Bir de bizim ürettiğimiz ürünün raf ömrü çok uzun. Çünkü kullandığımız gübreden artık biz buna inanıyoruz. Bu ürünü ihracata vermeye başladık. Sebze aldılar, inceleme yaptılar, kimyasal veya kalıtsal bir madde çıkmadı. Bu da bizim ürettiğimiz ürünün, ister istemez piyasada değerini arttırmış oluyor. Piyasada böyle bir ürün yok gibi, arasalar bulamazlar. Benim sebzemi alanlar, gönül rahatlığıyla, ailesiyle birlikte yiyebilirler. Ben kendi evimin ihtiyaçlarını bu seradan karşılıyorum. Benim de bir ailem var, onların yemediğini ben kimseye yedirmem” şeklinde ifade etti.

Tarımda bilinçli üretim, hem toprağa hem de tüketiciye değer katıyor. Gıda Mühendisi Birnur Özkan Aşçı da bu anlayışla yola çıkan üreticilerden biri. Yıllarca turizm sektöründe yöneticilik yaptıktan sonra tarıma yönelen Aşçı, iki yıl önce Antalya’da kendi serasında çilek üretimine başladı. Ancak seracılığın zorluklarını ve emeğin değerini üretime adım attıktan sonra daha yakından deneyimledi. Karşılaştığı bazı üretim sorunlarına çözüm ararken yolu Antalya Avrasya Bor gübresiyle kesişti. Bu gübreyle yaptığı uygulamalarda elde ettiği olumlu sonuçlar, üretim kalitesini ve ürün dayanıklılığını gözle görülür şekilde artırdı. Aşçı, çilek üretimi sürecinde edindiği deneyimleri ve bu gübrenin sağladığı katkıları, samimi bir dille siz okuyucularımızla paylaşıyor.

“İki taraflı bir deneme yaptık, "gör yanıl" taktiğiyle”

Aşçı; "Önceden özel bir şirkette turizm sektörüyle ilgilendim ve 17 yıl yöneticilik yaptım. İki yıl önce ise çilek üretimine adım attım ve kendi yerimizde bir sera kurarak çilek üretmeye başladık. Ancak çilek üretimine girdiğimizde, emeksiz hiçbir işin yapılmadığını öğrendim. Bir gün Veli Bey ile tanıştık. Kendisiyle tanıştığımızda, çilek ekili seramızın bir bölgesinde sorun yaşıyorduk. Veli Bey, bize Antalya Avrasya Bor gübresini önerdi. Biz de sıkıntılı olan 1,5 dönüm çilek ekili bölgeye bu gübreyi uyguladık. İki gün sonra, gübre uyguladığımız bölgede ürünlerimizin gelişmeye başladığını, büyüdüğünü, olgunlaşmaya ve parlak ürünler oluşmaya başladığını gözlemledik.

İki taraflı bir deneme yaptık, "gör yanıl" taktiğiyle. Uygulama yapmadığımız bölgedeki çileklerin yumuşaklığı dikkatimizi çekti. Uygulama yaptığımız bölgede ise çilekler sertleşti ve nefaset bakımından çok değişti. Antalya Avrasya Bor gübresini kullandığımız bölgedeki çileklerin raf ömrünün uzun olduğunu, diğer bölgede ise çileklerin çabuk bozulduğunu gözlemledik. İnanın, çok uzun süre gübre kullanmadık ama sadece iki haftada bu gübre kendini gösterdi. Meyvenin parlaklığı arttı ve büyüdü. Gerçekten söyleyebilirim ki, iki bölgedeki ürünlerin aromasındaki farkı tadımızla öğrendik. Ürünümüzün kalitesi arttı. Yapılan analizde hiçbir ilaç kalıntısına rastlanmadı. Bu bölgeye hiçbir zararlıya karşı ilaç kullanmadık. Beyazsinek, kırmızı örümcek gibi zararlılara karşı da ilaçlama yapmadık. Sadece Veli Bey'in bize önerdiği gübreyi yapraktan ve alttan kullandık. Oluşan kırmızı örümceklerin savrulduğunu ve ürün üzerindeki çiçeklerde hiçbir böcek oluşmadığını gördük.

Daha sonra, seramızda Antalya Avrasya Bor gübresi ile devam etmeye karar verdik. İnşallah bu, müessesemiz için iyi olur. Sonuçta benim de bir çocuğum var, kimse evladının zehir yemesini istemez. Ben buradan ürettiğim çileği kendi evladıma nasıl yediriyorsam, herkesin evladı da gönül rahatlığıyla yemeli. Ben, seradan çileği toplayıp yıkamadan yiyorum, hiçbir problem yaşamadım. Daha önce farklı marka ilaçlar kullanıyordum. İşletmemizde, her gübrelemede dönüm başına 10-15 kilo arasında gübre kullanıyorduk. Toplamda baktığınızda, şu an kullandığım Antalya Avrasya Bor gübresinin miktarı sadece 2 kilogram. Bu bizim için maliyet anlamında büyük bir avantaj. Diğer gübrelere göre, maliyetimiz onda bire inmiş durumda ve işletmemize büyük kazanç sağlıyor. Az önce siz de iki farklı bölgeden çilekleri tadarak farkı gözlemlediniz. Tadını, duruşunu ve nefasetini yerinde gözlemlediniz ve tattınız. Farkı siz de gördünüz. Buradan üretici arkadaşlara şunu söyleyebilirim ilk başta ben de inanmamıştım. O yüzden bir deneme yapalım dedik. Seramızda bir bölümde deneme yaptık, gözlemledik. Çünkü üniversitede biz bu şekilde görmüyoruz. Denemeyi yapıp gördükten sonra kesin bir kanaate vardım. Gerçekten bu ürünün uygulanmasının çok güzel olduğuna kanaat getirdim. Verilen gübrenin içinde zehrin olmadığı, sürdürebilir bir yaşamın olduğu dünyada yaşamak bizim için çok güzel” şeklinde ifadelerine yer vererek üretilen çileğin organik oluşuna dikkat çekti.

Aksu ilçesine bağlı Kurşunlu Mahallesi’nde domates üretimi yapan İlyas Tekşan da bu gelişime öncülük eden üreticilerden biri. Yıllarca kamu sektöründe görev yaptıktan sonra tarıma yönelen Tekşan, serasında sağlıklı ve kaliteli ürün yetiştirme hedefiyle yola çıkmış. Özellikle gübre tercihi konusunda edindiği deneyimler, onu Antalya Avrasya Bor gübresine yönlendirmiş. Kullandığı bu gübrenin hem verimi artırdığını hem de maliyetleri önemli ölçüde düşürdüğünü belirten Tekşan, seracılıkta doğal dengeyi bozmadan üretim yapmanın mümkün olduğunu söylüyor. Biz de İlyas Tekşan ile serasında bir araya gelerek hem üretim sürecini hem de bu özel gübrenin etkilerini kendisinden dinledik.

“İlaçlama maliyetimiz ise neredeyse yok denecek kadar az”

Tekşan; “Antalya’nın Aksu ilçesi Kurşunlu Mahallesi’nde seramız bulunuyor. Uzun yıllar kamu kurumlarında görev yaptıktan sonra, kendi seramı kurmaya karar verdim. Üretim aşamasında Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanıştık. Şu anda seramızda bu gübreyi yaygın olarak kullanıyoruz. Diğer bazı gübreleri de kullanmakla birlikte, bu oran yaklaşık yüzde 10 civarında kalıyor. Tercih ettiğimiz gübrelerin yüzde 90’ını ise Avrasya Bor oluşturuyor. Bu gübreyi kullandığımızda, bitkilerimizde çiçeklenmenin daha fazla olduğunu gözlemliyoruz. Ayrıca hastalıklara karşı toleransı, diğer gübrelere kıyasla çok daha yüksek. Bitkilerin ömrü uzuyor ve bu sayede daha fazla ürün elde edebiliyoruz. Avrasya Bor gübresinin faydaları gerçekten saymakla bitmez. Özellikle gübreleme maliyetlerini ciddi oranda düşürüyor. İlaçlama maliyetimiz ise neredeyse yok denecek kadar az. Bu ürünü üretici arkadaşlara gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.

Seramızda uygulamaya başlamadan önce, fidelerin yerini hazırladıktan sonra tabandan damla sulama sistemiyle alt gübrelemeyi yapıyoruz. Ardından birkaç defa yapraktan gübreleme uyguluyoruz. Ancak 10-15 gün içinde yeniden damla sulama sistemiyle Avrasya Bor gübresini vermeye devam ediyoruz. Amacımız, mümkün olan en az maliyetle sağlıklı ürünler yetiştirerek tüketicilere kaliteli ve güvenilir ürünler sunmak,” diyerek sözlerini tamamladı.

Tarımda nesiller boyu süren bilgi birikimi ve tecrübe, doğru ürün ve tekniklerle birleştiğinde verimlilik kaçınılmaz oluyor. Antalya Konyaaltı’nda 1974 yılından bu yana seracılık yapan Mehmet Akkaya da bu tecrübeyi taşıyan isimlerden biri. 26 yıldır yalnızca patlıcan üretimi yapan Akkaya, son yıllarda Antalya Avrasya Bor gübresini kullanarak hem üretim maliyetlerini düşürmüş hem de ürün kalitesini artırmış. Serasında kimyasal kalıntıya rastlanmayan ürünler yetiştiren Akkaya, özellikle ihracat odaklı üretimde güvenilirliğin önemine dikkat çekiyor. Zirai dondan minimum etkilenerek sezonu uzatmayı başaran üretici, kullandığı gübre sayesinde hem doğaya hem de cebine dost bir üretim modeli oluşturduğunu söylüyor. Biz de Mehmet Akkaya ile serasında buluştuk ve yıllardır süren üretim serüvenini, Antalya Avrasya Bor gübresiyle yakaladığı dönüşümü kendisinden can kulağıyla dinledik.

“Bugüne kadar hiçbir ilaç kalıntısı ya da genetik bozulma tespit edilmedi”

Mehmet Akkaya; "Antalya Konyaaltı’nda seracılık yapıyorum. Bu iş bizim baba mesleğimiz. 1974 yılından bu yana seracılıkla uğraşıyoruz. 1999 yılından bu yana ise sadece patlıcan ekiyorum, yani tam 26 yıldır bu işi yapıyorum. Kullandığımız gübreyi ve toprağımızı sevdi. Ektiğimiz çeşit de güzel, mahsulümüzün randımanı da oldukça iyi. Serama, gördüğünüz bu gübreden başka hiçbir gübre sokmuyorum. Antalya Avrasya Bor gübresinin yanında, onun yan ürünü olan NPK’yı da karıştırıyorum. Yarım litre Avrasya Bor gübresi ile yarım litre Avrasya NPK’yı karıştırıp mahsulüme uyguluyorum. Gübrelemeyi dönüm hesabına göre yapıyorum. Yani 1000 metrekareye yarım litre veriyorum.

Bu gübreyi kullanmadan önce maliyetlerimiz çok yüksekti. Ancak bu gübre sayesinde seramızdaki maliyetler ciddi anlamda azaldı. Ürünlerim yurtdışına gidiyor. Sürekli analizler yapılıyor, seramızdan düzenli olarak numuneler alınıyor. Yanlış bir şey yapsak zaten bu bize geri döner. Bugün ürün veriyorum, ertesi gün hemen tahlil için numune alınıyor. Bazen düşünüyorum, acaba beni takip mi ediyorlar diye… Ama bugüne kadar hiçbir ilaç kalıntısı ya da genetik bozulma tespit edilmedi.

Hale mal verirken, ürün kalitesine göre fark ödemesi yapılıyor. Mesela kışın bu seradan sattığımız ürünlere 20 TL fark verdiler. Bu size fazla gelebilir ama üretici için 20 TL çok ciddi bir rakam. 1 ton üründe bu fark, 20 bin TL kazanç anlamına geliyor. Zaten kullandığım gübre maliyeti neredeyse sıfıra indiriyor. Ürün maliyeti düşük olunca kazancımız da yüksek oluyor. Haftalık olarak bu seradan yaklaşık 800 kilo ürün topluyorum. Son iki haftadır da aynı miktarda ürün almaya devam ediyorum. Gördüğünüz gibi, karşı dağlar ve yaylalar hâlâ karla kaplı. Biz üreticilerin en çok korktuğu şey ise zirai don. Gübreyle tanıştıktan sonra Veli Bey bize, bu gübrenin eksi 2 dereceye kadar bitkiyi koruyacağını söyledi. Hatta 'gece yatağından bile kalkma' dedi. Geçen sene sadece bir gece soba yaktım, o da tam olarak yanmamıştı. Bu yıl ise Şubat’ın 11’inde hava çok soğudu, iki gece soba yaktım. Çünkü hava eksi 9 dereceye kadar düştü. Ama yine de gece 3’te kalkıp gelip sobamı yaktım. Diğer seralarda insanlar akşamdan sobalarını yakıp sabaha kadar hiç söndürmediler. Allah Veli Bey’den razı olsun. Biz onun söylediklerine inandık, bu inancımız da boşa çıkmadı" dedi.

Antalya Demre Çevreli Mahallesi’nde, ata mesleğini sürdüren İbrahim Davazlı, 3 yıldır kapya biber yetiştiriciliği yapıyor. Serasında verimli bir üretim gerçekleştiren Davazlı, kullandığı gübrelerle ilgili önemli bir keşfe imza attı. Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanıştıktan sonra, serasında büyük bir değişim yaşadığını belirten Davazlı, ürünlerinin kalitesinin arttığını ve maliyetlerinin azaldığını vurguluyor. Hem üretim sürecinde hem de ürünlerinin sağlığı açısından gübre kullanımına dair deneyimlerini paylaşan Davazlı, doğal ve sağlıklı üretimin önemini vurguluyor. "Zehir kullanmadığım için, ürünlerimi gönül rahatlığıyla aileme yedirebiliyorum" diyen Davazlı, Antalya Avrasya Bor gübresinin seracılıktaki yerini ve katkılarını bizlere anlattı.

"Zehir kullanmadığım için, ürünlerimi gönül rahatlığıyla aileme yedirebiliyorum"

Bir şey söyleyeyim; gübreyi verdiğinizde, hale biberde üç gün içinde farkı görebiliyorsunuz diyen Davazlı; "Antalya Demre Çevreli Mahallesi'nde serası bulunan biri olarak, bu bölgede beni tünelci ve demirci olarak tanınırım. Ata mesleğimiz olan çiftçilikle uğraşıyorum. Burada kurduğum serada 3 yıldır kapya biber yetiştiriciliği yapıyorum. Seramda kullanacağım gübreleri araştırarak, Antalya Avrasya Bor gübresiyle tanıştım. Avrasya Bor gübresinin ürünü olan Antbor’u seramda önce tek bir vanada denedim. Veli Bey’in verdiği talimatlar doğrultusunda, onun belirlediği 500 gramı kullandım. Bu bana ters geldi çünkü daha önce bu kanatta ekili ürünler için yarım çuval gübre kullanıyordum. Veli Bey, ‘Karışma, ver’ dedi. Ben de, ne olacak ki, bir kanatta deneyeyim dedim. Zarar olursa, en azından gübreyi denemiş olurdum diye düşündüm.

Karakış girdiğinde, çiftçiler karakışı iyi bilir. Kara kış başladığında, meyveler ürün vermeyi durdurur. Ancak ben karakışta serama kontrol için geldiğimde, Avrasya Bor gübresini kullandığım bölgede kapya biberler çiçek açmıştı. Tek seram ve üç adet vanam var. Serama kapya biber dikmiştim. Seramda sadece Antbor gübresi kullanıyorum. Ürünlerimi Eylül başında diktim ve sezonun sonuna yaklaşmış bulunmaktayız. Sezon bitmesine rağmen, seramızdaki kapya biberlerin yaprakları yemyeşil ve çiçek açmaya devam ediyorlar.

Bu ürünü deneme amaçlı tek şeritte kullandım. Tedarikçimizin söylediği her şeyi harfiyen uyguladım. Bir şey söyleyeyim; gübreyi verdiğinizde, kapya biberde üç gün içinde farkı görebiliyorsunuz. Bu farkı gördükten sonra, diğer vanalarda da Antbor gübresini kullanmaya başladım. Artık seramızın tamamında Antalya Avrasya Bor gübresini kullanıyoruz. Ürünlerime ilaçlama yapmıyorum. Antalya Avrasya Bor gübresinin dezenfekte özelliği sayesinde, yapraktan haftalık uygulama yaparak zararlılardan koruyor. Antalya Avrasya Bor gübresini kullandıktan sonra serama hiç ilaç atmadım. Beyazsinek, kırmızı örümcek, trips gibi haşereleri seramızdan kovuyor ama öldürmüyor.

Bu gübreyi kullandığım için serama hastalık gelmedi, dolayısıyla kar elde ediyorum. Bu işin karını geçtim zehir atmadığım için ürünlerimizi ben ve ailem gönül rahatlığıyla yiyebiliyoruz. Az önce kendi gözlerinizle gördünüz oğlum kapya biberi yıkamadan yedi. Sizde geldiniz seramıza sizde yıkamadan tadına baktınız. Nefasetini parlaklığını, sulu oluşunu kendiniz deneyimlediniz. Eğer üretici ürettiği malı kendisi gönül rahatlığıyla yiyorsa o zaman gönül rahatlığıyla satabiliyorsun." şeklinde ifade etti.

Tarımda sürdürülebilirlik, sadece toprağa değil, bilgiye, deneyime ve doğru ürünü tercih etmeye de bağlıdır. Demre’nin Sura Mahallesi’nde 10 yıldır seracılık yapan Hüseyin Çalık, bu gerçeği bizzat yaşayan üreticilerden biri. Kapya biber ve domates üretimiyle uğraşan Çalık, yıllardır serasında Antalya Avrasya Ant Bora gübresini kullanıyor. Deneyimiyle sabit olan bu yolculukta, gübrenin sadece verimi değil, aynı zamanda bitki ömrünü, kaliteyi ve ekonomik kazancı nasıl artırdığını adım adım anlatıyor. Üç farklı formuyla (pH düşürücü, dengeleyici ve bor takviyesi) kullanılan Ant Bora, Hüseyin Çalık’ın ifadesiyle seraya haftalık uygulandığında çift etki yaratıyor: Verim artışı ve tasarruf. On birinci salkıma kadar ürün alınan serada, çift kafa bırakılarak tonaj artırılmış, diğer gübrelere kıyasla %40 oranında maliyet avantajı sağlanmış.

“Seramda yüzde kırklara varan ekonomik avantaj elde ettim desem yalan olamaz”

Bu sadece bir gübre değil; yılların tecrübesiyle sınanmış, toprağın hakkını veren bir destek. Şimdi Hüseyin Çalık’ın ağzından bu başarı hikâyesine yakından bakalım. Hüseyin Çalık; “Demre’nin Sura Mahallesinde kapya biber ve domates yetiştiriciliği yapıyorum. 10 yıldır seramda gübre olarak Antalya Avrasya Ant Bora’yı kullanıyorum. Bu gübrenin üç çeşidi var. Bunlar Ph düşürücüsü, dengeleyicisi ve bor. Seramda haftalık alt ve üsten bu gübreyi uyguladığım zaman ürünün verimini arttırırken, dal ömrünü de uzatıyor. Sizlerde şahit oldunuz. 11. Salkımı kesiyorum üründe çift kafa bıraktım fazla tonaj alabilmek için, Avrasya Bora gübresine haftalık vermeye devam ediyorum. Seramda diğer gübrelere nazaran bu gübreyi kullandığım için yüzde kırk avantaj elde ettim. En kaliteli gübreyi kullanmaktansa Ant Bora’yı kullanarak hem seramda ekonomik tasarruf yapmış oluyorum. Benim Elmalıda da seram var her iki seramda da kullanmaya devam ediyorum. Antalya Avrasya Bor gübresi bakıldığında hem verim açısından, hem de fiyat açısından diğer gübrelere göre daha ekonomik.

Bu gübreyi kullandığım bu güne kadar seramızda az önce dediğim gibi yüzde kırklara varan ekonomik avantaj elde ettim desem yalan olamaz. Bu gübre serada yetişen bitkininde ömrünü uzatıyor. Antalya Avrasya Bor gübresinin diğer ürünlerini de seram da kullanarak birçok hastalıktan da domatesim zarar görmüyor. Çünkü şunu size söyleyebilirim size bu gübreyi alttan verdiğimde topraktan alması gereken birçok mikro elementi almasını sağlıyor. Ürün o zaman kendini kasmadan verimini daha rahat veriyor. 10 yıldır bu gübreyi kullanıyorum ben çok memnunum” dedi.

Yolda gelirken Veli Bey, başınızdan geçen dikkat çekici bir olayı bizimle paylaştı. Anlattığına göre, size ertesi gün bölgede don olayı yaşanabileceğini söylemiş ve bu duruma karşı önlem olarak Antalya Avrasya Bor gübresini hem tabandan hem de yapraktan uygulamanızı önermiş. Siz de bu tavsiyeye uyarak toplam 4 dönümlük seranızın yalnızca 2 dönümüne gübre uygulamışsınız. Diğer 2 dönümlük alana ise özellikle herhangi bir uygulama yapmamışsınız. Bu deneyimi bize biraz daha ayrıntılı anlatır mısınız? Bu kararı neye dayanarak verdiniz? Gübre uygulanan ve uygulanmayan alanlarda don olayından sonra nasıl bir fark gözlemlediniz? Sizin gözlemleriniz, bu gübrenin etkisini somut olarak ortaya koyuyor. Merak ediyoruz, o gece seranızda tam olarak neler yaşandı?

Çalık “Gözlem olmadan gerçek anlaşılmaz”

Gübreyi seranın her yerine uygulasaydım, etkisini net şekilde fark edemezdim; çünkü karşılaştırma yapma imkânım olmazdı şeklinde ifade eden Hüseyin Çalık; “Antalya Elmalı’da seracılığa başladığım dönem Kasım ayına denk geliyordu. O zaman yetkililer, bölgede don olayı yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Ben de Antalya Avrasya Bor gübresini hem tabandan hem de yapraktan (üsten) uygulamaya karar verdim. Ancak uygulamayı tüm serama değil, sadece 2 dönümlük bir alana yaptım. Diğer 2 dönümlük alanı ise özellikle uygulamasız bıraktım. Bunu da gübrenin etkisini gözlemleyebilmek için yaptım. Ertesi sabah serama gittiğimde, gübre uyguladığım alana donun zarar vermediğini; ancak uygulama yapmadığım diğer bölgenin don nedeniyle zarar gördüğünü açıkça gördüm. O anda bu gübrenin farkını bizzat yaşamış oldum. Eğer gübreyi seranın tamamına uygulasaydım bu farkı gözlemleme şansım olmayacaktı. Bu deneyimden sonra Antalya Avrasya Bor gübresinin ne kadar etkili bir ürün olduğunu anladım ve üretici arkadaşlarıma gönül rahatlığıyla tavsiye etmeye başladım. Zaten ürünün kalitesi ortada. Kapya biberde virüsle mücadelede bu gübreyi kullandım ve virüsün etkisini ortadan kaldırdığını gözlemledim.

Aynı şekilde domateslerimde çikolata virüsü görüldüğünde de bu gübreyi kullandım. Hatta o dönem bir ziraat mühendisi gelip bana ‘Bu fideleri sök, kurtulmaz’ demişti. Ama ben sökmedim. Sadece bozuk olan meyveleri koparıp temizledim. Sonrasında o fidelerin toparlandığını ve daha sağlıklı, kaliteli domates verdiğini kendi gözlerimle gördüm. Ayrıca, kullandığım bu gübre sayesinde İlçe Tarım Müdürlüğü’nden ekipler serama gelip numuneler aldı. Yaptıkları analizlerde herhangi bir kalıntı ya da zararlı kimyasal maddeye rastlamadılar. Yine, ihracat yapan firmalar da seramdan örnekler aldı ve onların yaptığı testlerde de kalıntı tespit edilmedi. Bu yıl seramda yetişen ürünlerin tamamını ihracata verdim desem abartmış olmam. Antalya Avrasya Bor gübresi, önerildiği gibi hem alttan hem de yapraktan düzenli şekilde uygulandığında, serada yetişen ürün hem kaliteli oluyor hem de pazar değeri yüksek oluyor. Bu da üreticinin her zaman kazanmasını sağlıyor.” dedi.

(ERHAN TAYLAN)
Paylaş